1 Koltuğa 2 Karpuz Sığmaz Ne Demek ?

Sevgi

New member
1 Koltuğa 2 Karpuz Sığmaz: Hayatın Denklemini Çözerken…

Herkese merhaba forumdaşlar,

Bugün sizlerle paylaşmak istediğim bir hikâye var. Bunu yazarken çok düşündüm, belki de kendimi ifade etmenin en güzel yolu burasıdır diye düşündüm. Şöyle bir hayatta başımıza gelen olayları bazen hepimiz farklı gözlerle, farklı şekillerde yorumlarız. Erkeklerin ve kadınların bakış açıları arasında o kadar derin farklar var ki… Bu hikâye, işte tam olarak o farkları, hem de hayatın çok basit ama bir o kadar da derin olan bir örneğiyle ele alacak.

Bir zamanlar, küçük bir kasabada bir çift yaşarmış; Ayşe ve Ahmet. İki farklı dünyaya ait iki insan. Ayşe, duygusal, sezgisel ve insanlarla bağlantı kurmayı çok seven bir kadındı. Ahmet ise, mantıklı, stratejik ve çözüm odaklı bir adamdı. Bir gün, kasabada büyük bir festivale ev sahipliği yapılacakmış. Ayşe ve Ahmet de bu festivale katılmaya karar vermişler.

Ayşe’nin çok sevdiği bir gelenek vardı: Festivalde en güzel, en taze karpuzları almak. O yıl, kasabanın en büyük karpuzlarından biri olduğunu duyunca hemen Ayşe, Ahmet’e öneride bulundu: "Ahmet, bu sene iki tane büyük karpuz alalım, hem yiyelim hem de tatlarını sen de gör."

Ahmet ise neşeyle cevap verdi: "Ayşe, senin istediğini almak çok kolay ama nasıl taşıyacağız iki karpuzu? Bir koltuğa iki karpuz sığmaz, nasıl taşıyacağız?"

Ayşe önce biraz şaşırdı, sonra gülümsedi. Ahmet, her zaman olduğu gibi hemen bir çözüm arıyordu, ama o an Ayşe’nin gözüne biraz farklı bir şeyler vardı. "Bir koltuğa iki karpuz sığmaz, belki ama bazen insanın yapması gereken şey, iki karpuzu da aynı anda taşımak olabilir, Ahmet. İnsan bazen farklı şeyleri bir arada tutmak zorunda kalır."

Bu basit ama anlamlı cevap, Ayşe’nin duygusal yaklaşımını bir kez daha gösterdi. Ayşe, karpuzları taşımanın zorluklarına değil, birlikte bir şeyler yapmanın keyfine odaklanmıştı. Ahmet, ise meseleye daha stratejik bir gözle bakıyordu: "Bunu başarabiliriz, ama bunun için bazı planlamalar yapmamız gerekiyor."

Ayşe, “Ama bazı şeyler planlanarak yapılmaz, Ahmet. Bazen sadece duygularla hareket etmen gerekir” diye karşılık verdi. Ahmet’in zihninde bir soru işareti belirdi. Gerçekten de bazen çözüm bulmak için her zaman plan yapmak gerekmezdi. Bazı anlar sadece yaşanmalıydı, derin düşünmeden, spontane bir şekilde. Ancak Ahmet, daha önce hiç böyle düşünmemişti. Bu yüzden Ayşe’nin yaklaşımı ona bir öğretmen gibi gelmişti.

İki Farklı Dünya: Ayşe’nin Empatisi ve Ahmet’in Stratejisi

Festival günü geldiğinde, Ayşe ve Ahmet karpuzları almak için pazara gittiler. Ayşe, kalabalığın içine karışıp hemen gözlerine kestirdiği en büyük karpuzları aldı. Ahmet, biraz daha geride durarak, karpuzların taşınmasının kolay olması için bir çözüm bulmaya çalışıyordu. Yavaşça, büyük bir torba aldı ve karpuzları içine yerleştirmeye başladı. Ayşe, onu izlerken sabırsızlanıyordu: “Ahmet, bazen durman gerek, just go with the flow!”

Ahmet, torbaları yerleştirirken bir yandan da karpuzların sığmadığını fark etti. “İşte dediğim gibi, bir koltuğa iki karpuz sığmaz, Ayşe” dedi gülümseyerek. Ancak Ayşe, karpuzları taşımaya yardım edince, birlikte oldukça eğlendiler. İşte o an, Ahmet’in zihninde bir şeyler değişmeye başladı. Ayşe’nin dediği gibi bazen gerçekten de duygularla hareket etmek, planlardan daha önemli olabiliyordu.

Hayat, Birlikte Taşınan Karpuzlar Gibidir

Bir süre sonra, festival alanına geldiler. Ayşe’nin gözleri parlıyordu. Havanın ne kadar güzel olduğunu, insanların yüzlerindeki mutluluğu hissettiği her an çok değerliydi. Ama Ahmet, bir an için her şeyin mükemmel bir plana uymasını istedi. Karpuzları taşımanın ne kadar zor olduğunu düşündü. Ama Ayşe ona şunu söyledi: “Ahmet, hayat bazen taşıması zor karpuzlar gibi olur. Ama unutma, onları taşırken birlikte olmanın, birlikte gülmenin, birlikte keyif almanın daha önemli olduğunu… Bazı şeyler, plansızca yapılmalı.”

Festival sonunda, bir koltuğa iki karpuz sığmasa da, ikisi de birlikte taşımaktan çok keyif almışlardı. Farklı bakış açılarıyla hayatı sorgulamak ve birbirlerini anlamak, onları daha da yakınlaştırmıştı. Ahmet, Ayşe’nin doğru söylediğini fark etti. Bazen, bir karpuzu taşımak için plan yapmak gerekirdi; ama bazen de karpuzun tadını çıkarabilmek için sadece birlikte olman yeterdi.

Birlikte Taşımak, Birlikte Güçlü Olmaktır

Sevgili forumdaşlar,

Hikâyenin sonunda belki de hayatın özeti şudur: Her insan bir koltuğa iki karpuz sığdırmaya çalışırken, aslında önemli olan karpuzları birlikte taşımaktır. Erkekler bazen çözüm odaklıdır, kadınlar ise empatik bir bakış açısıyla olaylara yaklaşırlar. Ancak asıl önemli olan, her iki bakış açısının birleştiği noktada güçlü bir ilişki ve hayat bulmaktır.

Hikâyemizde olduğu gibi, belki de bu dünyada iki karpuzu aynı anda taşımak bazen zordur, ama bir koltuğa sığmasa da birlikte taşıdığınızda, taşımanın gücünü ve anlamını bulabilirsiniz.

Siz de hayatınızda böyle anlar yaşadınız mı? Farklı bakış açılarıyla dünyayı nasıl görüyorsunuz? Hadi, düşüncelerinizi paylaşın.