Edebiyattan Kalırsak Ne Olur 2024? – Bir Hikâyenin İçinde Kaybolmak
Selam forumdaşlar,
Uzun zamandır içimde biriktirdiğim bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Belki de “Edebiyattan kalırsak ne olur?” sorusu sadece bir notun, bir dersin ya da bir öğretmenin kızgın bakışlarının ötesindedir. Belki o soru, insanın hayal gücünü, kalbini, kelimelere sığdıramadığı duygularını yitirmesi anlamına gelir. Bu yazıyı, o duygunun ağırlığını hissettiğim bir geceden sonra kaleme aldım.
Hikâyemizin adı: “Edebiyattan Kalırsak, Kalpten de Kalır mıyız?”
---
1. Bölüm: Sınav Kâğıdında Kaybolan Hayaller
Bir sonbahar sabahıydı. Yağmur ince ince yağıyor, okulun beton kokusuna karışıyordu. Sınıfın içinde kalem sesleri yankılanırken, Ece’nin parmakları titriyordu. Son sayfaya geldiğinde, “Romanın ana fikrini kendi cümlelerinle açıkla” yazıyordu. Gözleri bir anlığına dalıp gitti.
“Romanın ana fikri…” diye mırıldandı. “Belki de kimse anlayamadı ana fikri,” dedi içinden.
Yan sırasındaki Emir, kalemini çevire çevire hesap yapar gibi düşünüyordu. O, her zaman çözüm odaklıydı. Her şeyin bir mantığı, bir yolu olmalıydı. “Ana fikir şu: İnsan hayatında seçimler yapar, her seçimin bir bedeli vardır,” diye yazdı. Mantıklıydı. Netti.
Ama Ece, aynı satırın altına sadece üç kelime yazdı:
“Kalp seçer, akıl izler.”
---
2. Bölüm: Notlar Değil, Kelimeler Yakar İçimizi
Bir hafta sonra sonuçlar açıklandı. Ece, kırmızı kalemle çizilmiş o rakama baktı: 38.
Edebiyattan kalmıştı.
Emir yanına geldi, omzuna dokundu.
“Üzülme, telafi sınavına girersin. Hoca zaten objektif biri, biraz analiz ekle yeter.”
Ece başını kaldırmadan mırıldandı:
“Sen hiç kelimelerin kalbine dokundun mu Emir? Hoca değil, hayat kalemiyle çizdi bu notu bana.”
Emir sustu. Çünkü o an anladı; bazı insanlar notla değil, anlamla yaşar.
O ise anlamdan çok stratejiyle hayatta kalmaya alışmıştı.
---
3. Bölüm: Kadınlar Anlatır, Erkekler Hesaplar
Ece o akşam eve dönerken yağmur yine başlamıştı. Camdaki damlalar, sanki satır satır gözyaşına dönüşüyordu. Günlüğüne şöyle yazdı:
“Belki de edebiyat, bir kadının kalbindeki duygunun yazıya dönüşmüş hâlidir. Biz kadınlar, kelimelere sarılırız çünkü kimse bizi tam anlayamaz.”
Aynı saatte Emir, masasında oturmuş sınav analizine bakıyordu.
“Karmaşık düşünmüş,” diye not aldı. “Biraz daha mantık katsayısı ekleseydi geçerdi.”
Ama içinden bir ses, “Belki de senin geçemediğin şey, duyguların dili,” dedi.
---
4. Bölüm: Telafi Sınavı ve Gerçeklerin Yüzü
Telafi günü geldiğinde, sınıfta bir sessizlik vardı. Hoca tahtaya yazdı:
“Bir cümleyle anlat: Edebiyattan kalırsak ne olur?”
Herkes yazmaya başladı.
Emir hemen defterine geçirdi:
“Edebiyattan kalırsak, düşünmeyi kaybederiz.”
Ece kalemi eline aldı, derin bir nefes çekti. Kâğıda sadece şunu yazdı:
“Edebiyattan kalırsak, insan olmayı unuturuz.”
Sınavdan sonra hoca, sessizce kâğıtları topladı. Ece’nin satırını okurken gözleri doldu.
Bir hafta sonra sonuçlar açıklandı: Ece geçmişti. Ama asıl değişen şey, notlar değil, insanların bakışlarıydı. Emir o günden sonra Ece’nin yazılarını okumaya başladı. Her birinde kendini buldu.
---
5. Bölüm: Bir Forumda Başlayan Mektup
Aradan yıllar geçti. 2024’tü. Herkes yapay zekâlardan, algoritmalardan, “verimlilik”ten bahsediyordu.
Ama Ece, bir forumda oturmuş, eski bir konu başlığı açtı:
“Edebiyattan Kalırsak Ne Olur 2024?”
“Merhaba forumdaşlar,” diye yazdı,
“Belki de 2024’te edebiyat, en çok ihtiyaç duyduğumuz şey. Çünkü makineler konuşabiliyor ama hissedemiyor.
Çünkü biz, notlarla değil, duygularla büyüyoruz.
Edebiyat kalmazsa, kalpler eksik kalır. İnsan birbirine dokunmayı unutur.”
Altına imzasını atmadı. Çünkü önemli olan kim yazdığı değil, kimin yüreğine dokunduğuydu.
---
6. Bölüm: Emir’in Yorumu
Bir hafta sonra konuya yeni bir yorum geldi.
Kullanıcı adı: “Emir.94”
Yazdığı tek cümle şuydu:
“Yıllar geçti ama hâlâ o satırı unutmuyorum: Kalp seçer, akıl izler.
Edebiyattan kalmadık Ece, sadece birbirimizden geçtik.”
Forumun altı onlarca yorumla doldu. İnsanlar kendi hikâyelerini anlattı.
Kimi hocasından, kimi bir satır yüzünden yitirdiği umuttan bahsetti.
Ama herkes aynı şeyi hissetti: Edebiyat sadece ders değildi, hayatın kendisiydi.
---
7. Bölüm: Bir Son Değil, Devam Eden Hikâye
O başlık hâlâ forumda duruyor.
Her ay biri gelip yeni bir yorum ekliyor.
Bazısı “Ben de kalmıştım, sonra yazmaya başladım” diyor.
Bazısı “Bir hikâyeyle yeniden doğdum” diye yazıyor.
Edebiyat, aslında hepimizin içinde bir yerlerde sessizce yaşıyor.
Kimi zaman bir satırda, kimi zaman bir şarkıda, kimi zaman bir forum mesajında…
Ece’nin dediği gibi:
“Edebiyattan kalırsak, insan olmayı unuturuz.”
Ama unutmayın forumdaşlar, kalem hâlâ elimizde.
Ve her yazdığımız kelime, yeniden insan kalabilmek için bir umut.
---
Son Söz
Edebiyat, bir sınavdan kalmak değildir.
Edebiyat, içimizdeki sessiz çocuğun hâlâ konuşabildiğini fark etmektir.
Bu forumda, belki de hepimiz o çocuğun sesini duymaya çalışan yetişkinleriz.
Peki siz ne düşünüyorsunuz forumdaşlar?
Sizce 2024’te edebiyattan kalırsak, insanlığımızdan da kalır mıyız?
Selam forumdaşlar,
Uzun zamandır içimde biriktirdiğim bir hikâyeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Belki de “Edebiyattan kalırsak ne olur?” sorusu sadece bir notun, bir dersin ya da bir öğretmenin kızgın bakışlarının ötesindedir. Belki o soru, insanın hayal gücünü, kalbini, kelimelere sığdıramadığı duygularını yitirmesi anlamına gelir. Bu yazıyı, o duygunun ağırlığını hissettiğim bir geceden sonra kaleme aldım.
Hikâyemizin adı: “Edebiyattan Kalırsak, Kalpten de Kalır mıyız?”
---
1. Bölüm: Sınav Kâğıdında Kaybolan Hayaller
Bir sonbahar sabahıydı. Yağmur ince ince yağıyor, okulun beton kokusuna karışıyordu. Sınıfın içinde kalem sesleri yankılanırken, Ece’nin parmakları titriyordu. Son sayfaya geldiğinde, “Romanın ana fikrini kendi cümlelerinle açıkla” yazıyordu. Gözleri bir anlığına dalıp gitti.
“Romanın ana fikri…” diye mırıldandı. “Belki de kimse anlayamadı ana fikri,” dedi içinden.
Yan sırasındaki Emir, kalemini çevire çevire hesap yapar gibi düşünüyordu. O, her zaman çözüm odaklıydı. Her şeyin bir mantığı, bir yolu olmalıydı. “Ana fikir şu: İnsan hayatında seçimler yapar, her seçimin bir bedeli vardır,” diye yazdı. Mantıklıydı. Netti.
Ama Ece, aynı satırın altına sadece üç kelime yazdı:
“Kalp seçer, akıl izler.”
---
2. Bölüm: Notlar Değil, Kelimeler Yakar İçimizi
Bir hafta sonra sonuçlar açıklandı. Ece, kırmızı kalemle çizilmiş o rakama baktı: 38.
Edebiyattan kalmıştı.
Emir yanına geldi, omzuna dokundu.
“Üzülme, telafi sınavına girersin. Hoca zaten objektif biri, biraz analiz ekle yeter.”
Ece başını kaldırmadan mırıldandı:
“Sen hiç kelimelerin kalbine dokundun mu Emir? Hoca değil, hayat kalemiyle çizdi bu notu bana.”
Emir sustu. Çünkü o an anladı; bazı insanlar notla değil, anlamla yaşar.
O ise anlamdan çok stratejiyle hayatta kalmaya alışmıştı.
---
3. Bölüm: Kadınlar Anlatır, Erkekler Hesaplar
Ece o akşam eve dönerken yağmur yine başlamıştı. Camdaki damlalar, sanki satır satır gözyaşına dönüşüyordu. Günlüğüne şöyle yazdı:
“Belki de edebiyat, bir kadının kalbindeki duygunun yazıya dönüşmüş hâlidir. Biz kadınlar, kelimelere sarılırız çünkü kimse bizi tam anlayamaz.”
Aynı saatte Emir, masasında oturmuş sınav analizine bakıyordu.
“Karmaşık düşünmüş,” diye not aldı. “Biraz daha mantık katsayısı ekleseydi geçerdi.”
Ama içinden bir ses, “Belki de senin geçemediğin şey, duyguların dili,” dedi.
---
4. Bölüm: Telafi Sınavı ve Gerçeklerin Yüzü
Telafi günü geldiğinde, sınıfta bir sessizlik vardı. Hoca tahtaya yazdı:
“Bir cümleyle anlat: Edebiyattan kalırsak ne olur?”
Herkes yazmaya başladı.
Emir hemen defterine geçirdi:
“Edebiyattan kalırsak, düşünmeyi kaybederiz.”
Ece kalemi eline aldı, derin bir nefes çekti. Kâğıda sadece şunu yazdı:
“Edebiyattan kalırsak, insan olmayı unuturuz.”
Sınavdan sonra hoca, sessizce kâğıtları topladı. Ece’nin satırını okurken gözleri doldu.
Bir hafta sonra sonuçlar açıklandı: Ece geçmişti. Ama asıl değişen şey, notlar değil, insanların bakışlarıydı. Emir o günden sonra Ece’nin yazılarını okumaya başladı. Her birinde kendini buldu.
---
5. Bölüm: Bir Forumda Başlayan Mektup
Aradan yıllar geçti. 2024’tü. Herkes yapay zekâlardan, algoritmalardan, “verimlilik”ten bahsediyordu.
Ama Ece, bir forumda oturmuş, eski bir konu başlığı açtı:
“Edebiyattan Kalırsak Ne Olur 2024?”
“Merhaba forumdaşlar,” diye yazdı,
“Belki de 2024’te edebiyat, en çok ihtiyaç duyduğumuz şey. Çünkü makineler konuşabiliyor ama hissedemiyor.
Çünkü biz, notlarla değil, duygularla büyüyoruz.
Edebiyat kalmazsa, kalpler eksik kalır. İnsan birbirine dokunmayı unutur.”
Altına imzasını atmadı. Çünkü önemli olan kim yazdığı değil, kimin yüreğine dokunduğuydu.
---
6. Bölüm: Emir’in Yorumu
Bir hafta sonra konuya yeni bir yorum geldi.
Kullanıcı adı: “Emir.94”
Yazdığı tek cümle şuydu:
“Yıllar geçti ama hâlâ o satırı unutmuyorum: Kalp seçer, akıl izler.
Edebiyattan kalmadık Ece, sadece birbirimizden geçtik.”
Forumun altı onlarca yorumla doldu. İnsanlar kendi hikâyelerini anlattı.
Kimi hocasından, kimi bir satır yüzünden yitirdiği umuttan bahsetti.
Ama herkes aynı şeyi hissetti: Edebiyat sadece ders değildi, hayatın kendisiydi.
---
7. Bölüm: Bir Son Değil, Devam Eden Hikâye
O başlık hâlâ forumda duruyor.
Her ay biri gelip yeni bir yorum ekliyor.
Bazısı “Ben de kalmıştım, sonra yazmaya başladım” diyor.
Bazısı “Bir hikâyeyle yeniden doğdum” diye yazıyor.
Edebiyat, aslında hepimizin içinde bir yerlerde sessizce yaşıyor.
Kimi zaman bir satırda, kimi zaman bir şarkıda, kimi zaman bir forum mesajında…
Ece’nin dediği gibi:
“Edebiyattan kalırsak, insan olmayı unuturuz.”
Ama unutmayın forumdaşlar, kalem hâlâ elimizde.
Ve her yazdığımız kelime, yeniden insan kalabilmek için bir umut.
---
Son Söz
Edebiyat, bir sınavdan kalmak değildir.
Edebiyat, içimizdeki sessiz çocuğun hâlâ konuşabildiğini fark etmektir.
Bu forumda, belki de hepimiz o çocuğun sesini duymaya çalışan yetişkinleriz.
Peki siz ne düşünüyorsunuz forumdaşlar?
Sizce 2024’te edebiyattan kalırsak, insanlığımızdan da kalır mıyız?