Çay Süzmek Ne Demek? Bir Hikâyenin Deminde Saklı Anlam
Selam sevgili forumdaşlar
Bu akşam size sadece bir deyimden değil, bir hayat hikâyesinden bahsetmek istiyorum.
Hani bazen bir kelime vardır, anlamını bilirsin ama yaşadığında başka türlü hissedersin ya... “Çay süzmek” de tam öyle bir şeydir.
Benim için artık sadece bir mutfak eylemi değil; bir bekleyişin, bir sessiz kabullenişin, bir duygunun demidir.
---
Bir Akşamüstü: Çayın Buharında Saklı Sessizlik
O akşam, evin mutfağında iki kişi vardı: Ayşe ve Murat.
Evliydiler ama o günlerde aralarındaki bağ biraz gevşemişti.
Ayşe’nin gözleri çayın demine bakarken uzaklara dalıyordu. Murat ise elindeki telefonda banka uygulamasını kapatıp derin bir nefes aldı.
Birinin aklında “hissetmek”, diğerinin aklında “çözmek” vardı.
“Çay süzeyim mi?” dedi Ayşe, sesi yorgun ama içten.
Murat başını kaldırmadan, “Olur, süz.” dedi.
İşte o “süz” kelimesi, aslında bir dünyayı ikiye ayırdı.
Kadın için çay süzmek, içindekini dışına taşırmadan, nazikçe, sessizce yaşamaktı.
Erkek içinse çay süzmek, sıcak bir içecek hazırlama süreciydi.
Aynı eylem, iki zihin, iki kalp, iki farklı anlam…
---
Ayşe: Empatinin Demli Tarafı
Ayşe, çayı süzerken bardağın kenarına düşen buharı izledi.
İçinden “keşke aramızdaki soğukluk da buhar gibi kaybolsa” diye geçirdi.
Kadınlar, çayı süzerken bile düşünür.
O demliği kaldırırken bile kalbiyle tartar: “Acaba çok mu kırgınım? Çok mu sustum?”
Ayşe, Murat’a baktı. Onun sessizliğini çözemiyordu.
Erkeklerin sessizliği bazen bir duvar gibidir; ne kadar vursan da yankı gelmez.
Ama kadınlar, duvarın ardında bile bir sıcaklık arar.
Çaydanlıkta demin son damlaları süzülürken Ayşe iç çekti.
Belki de hayat, biraz çay süzmekti; acıyı, kırgınlığı dibe çöktürüp üstten berrak bir huzur dökmek…
---
Murat: Stratejinin Soğuk Hesabı
Murat, Ayşe’nin sessizliğini “kırgınlık” değil “mesafe” sandı.
Oysa kadın kırıldığında susar, erkek susarsa genelde sıkılmıştır.
Murat bunu çözmeye çalışıyordu ama yine “mantık” penceresinden.
Kafasında bin plan:
“Yeni iş teklifi gelir mi?”
“Arabayı değiştirmek mantıklı mı?”
Ama hiçbirinde “Ayşe mutlu mu?” sorusu yoktu.
Erkekler bazen çözüm odaklı oldukları kadar duygudan kopuk olabiliyor.
Onlar için bir ilişki, ‘tamir edilmesi gereken bir sistem’ gibidir; arıza varsa onarılır, yoksa devam edilir.
Ama Ayşe için ilişki, bir bahçe gibidir. Sulamazsan kurur, ilgilenmezsen solar.
---
Bir Fincan Çayın Sessiz Dersi
Ayşe fincanları masaya koydu.
Birini Murat’a uzattı.
O an göz göze geldiler.
Ne “özür dilerim” dendi, ne de “sen de haklısın.”
Ama çayın buharı ikisinin de yüzüne aynı sıcaklığı verdi.
Murat bir yudum aldı, sonra durdu.
“Güzel olmuş,” dedi sadece.
Ayşe gülümsedi. “Çay süzmek biraz sabır ister,” dedi.
İşte o anda Murat, farkında olmadan bir ders aldı.
Belki de “çay süzmek” dediğin şey, sadece çaydan demini ayırmak değil, insanın kendi içindekini de süzmesiydi.
Öfkeyi, kırgınlığı, söylenemeyenleri, kısaca fazlalıkları süzüp, geride sadece “anlam” bırakmak.
---
Bir Kadın, Bir Erkek ve Bir Demlik Farkı
Ertesi gün Murat işe giderken kapıda durdu.
Ayşe mutfakta yine çay hazırlıyordu.
Bu kez o sordu: “Ben süzeyim mi?”
Ayşe şaşırdı, gülümsedi. “Sen süzer misin?”
“Denerim,” dedi Murat.
Murat demlikten süzgece çayı dökerken biraz döktü, biraz sıçrattı ama olsun…
Bir şey öğreniyordu.
Çay süzmek sabırdı.
Ve sabır, ilişkilerde en çok eksik olan şeydi.
---
Çay Gibi İnsan Olmak
Forumdaşlar, bazen düşünürüm:
Keşke herkes biraz çay gibi olsa.
Demlenmek için zamana ihtiyaç duysa,
fazlasını içinde süzüp berraklaşsa,
ve her yudumunda içimizi ısıtsa.
Ayşe ve Murat’ın hikâyesi bana bunu hatırlatıyor.
Kadın çay süzerken düşünür, erkek içerken öğrenir.
İlişkiler, bir fincan çayın içinde bile saklı olabilir.
“Çay süzmek ne demek?” sorusunun cevabı belki de şudur:
İçindekini dışına taşırmadan, sabırla berraklaştırmak.
Ne fazla dem, ne fazla su... Tam kararında bir denge.
Tıpkı iki insanın birbirini anlamaya çalışması gibi.
---
Forumdaşlara Sıcak Bir Soru
Şimdi size dönüyorum sevgili dostlar:
Siz hiç birini beklerken çay süzdünüz mü?
Ya da birinin kalbini kazanmak için kendi duygularınızı süzdünüz mü?
Belki de “çay süzmek”, kimseye belli etmeden içimizdeki kırıkları onarma biçimidir.
Kimi zaman bir barışmanın başlangıcı, kimi zaman bir vedanın son satırıdır.
Ama ne olursa olsun, çayın buharı hep aynı şeyi fısıldar:
“Biraz sabır, biraz sevgi…”

Hadi forumdaşlar, sizden de duymak isterim…
Sizce çay süzmek sadece mutfak işi midir, yoksa kalp işi mi?
Selam sevgili forumdaşlar

Bu akşam size sadece bir deyimden değil, bir hayat hikâyesinden bahsetmek istiyorum.
Hani bazen bir kelime vardır, anlamını bilirsin ama yaşadığında başka türlü hissedersin ya... “Çay süzmek” de tam öyle bir şeydir.
Benim için artık sadece bir mutfak eylemi değil; bir bekleyişin, bir sessiz kabullenişin, bir duygunun demidir.
---
Bir Akşamüstü: Çayın Buharında Saklı Sessizlik
O akşam, evin mutfağında iki kişi vardı: Ayşe ve Murat.
Evliydiler ama o günlerde aralarındaki bağ biraz gevşemişti.
Ayşe’nin gözleri çayın demine bakarken uzaklara dalıyordu. Murat ise elindeki telefonda banka uygulamasını kapatıp derin bir nefes aldı.
Birinin aklında “hissetmek”, diğerinin aklında “çözmek” vardı.
“Çay süzeyim mi?” dedi Ayşe, sesi yorgun ama içten.
Murat başını kaldırmadan, “Olur, süz.” dedi.
İşte o “süz” kelimesi, aslında bir dünyayı ikiye ayırdı.
Kadın için çay süzmek, içindekini dışına taşırmadan, nazikçe, sessizce yaşamaktı.
Erkek içinse çay süzmek, sıcak bir içecek hazırlama süreciydi.
Aynı eylem, iki zihin, iki kalp, iki farklı anlam…
---
Ayşe: Empatinin Demli Tarafı
Ayşe, çayı süzerken bardağın kenarına düşen buharı izledi.
İçinden “keşke aramızdaki soğukluk da buhar gibi kaybolsa” diye geçirdi.
Kadınlar, çayı süzerken bile düşünür.
O demliği kaldırırken bile kalbiyle tartar: “Acaba çok mu kırgınım? Çok mu sustum?”
Ayşe, Murat’a baktı. Onun sessizliğini çözemiyordu.
Erkeklerin sessizliği bazen bir duvar gibidir; ne kadar vursan da yankı gelmez.
Ama kadınlar, duvarın ardında bile bir sıcaklık arar.
Çaydanlıkta demin son damlaları süzülürken Ayşe iç çekti.
Belki de hayat, biraz çay süzmekti; acıyı, kırgınlığı dibe çöktürüp üstten berrak bir huzur dökmek…
---
Murat: Stratejinin Soğuk Hesabı
Murat, Ayşe’nin sessizliğini “kırgınlık” değil “mesafe” sandı.
Oysa kadın kırıldığında susar, erkek susarsa genelde sıkılmıştır.
Murat bunu çözmeye çalışıyordu ama yine “mantık” penceresinden.
Kafasında bin plan:
“Yeni iş teklifi gelir mi?”
“Arabayı değiştirmek mantıklı mı?”
Ama hiçbirinde “Ayşe mutlu mu?” sorusu yoktu.
Erkekler bazen çözüm odaklı oldukları kadar duygudan kopuk olabiliyor.
Onlar için bir ilişki, ‘tamir edilmesi gereken bir sistem’ gibidir; arıza varsa onarılır, yoksa devam edilir.
Ama Ayşe için ilişki, bir bahçe gibidir. Sulamazsan kurur, ilgilenmezsen solar.
---
Bir Fincan Çayın Sessiz Dersi
Ayşe fincanları masaya koydu.
Birini Murat’a uzattı.
O an göz göze geldiler.
Ne “özür dilerim” dendi, ne de “sen de haklısın.”
Ama çayın buharı ikisinin de yüzüne aynı sıcaklığı verdi.
Murat bir yudum aldı, sonra durdu.
“Güzel olmuş,” dedi sadece.
Ayşe gülümsedi. “Çay süzmek biraz sabır ister,” dedi.
İşte o anda Murat, farkında olmadan bir ders aldı.
Belki de “çay süzmek” dediğin şey, sadece çaydan demini ayırmak değil, insanın kendi içindekini de süzmesiydi.
Öfkeyi, kırgınlığı, söylenemeyenleri, kısaca fazlalıkları süzüp, geride sadece “anlam” bırakmak.
---
Bir Kadın, Bir Erkek ve Bir Demlik Farkı
Ertesi gün Murat işe giderken kapıda durdu.
Ayşe mutfakta yine çay hazırlıyordu.
Bu kez o sordu: “Ben süzeyim mi?”
Ayşe şaşırdı, gülümsedi. “Sen süzer misin?”
“Denerim,” dedi Murat.
Murat demlikten süzgece çayı dökerken biraz döktü, biraz sıçrattı ama olsun…
Bir şey öğreniyordu.
Çay süzmek sabırdı.
Ve sabır, ilişkilerde en çok eksik olan şeydi.
---
Çay Gibi İnsan Olmak
Forumdaşlar, bazen düşünürüm:
Keşke herkes biraz çay gibi olsa.
Demlenmek için zamana ihtiyaç duysa,
fazlasını içinde süzüp berraklaşsa,
ve her yudumunda içimizi ısıtsa.
Ayşe ve Murat’ın hikâyesi bana bunu hatırlatıyor.
Kadın çay süzerken düşünür, erkek içerken öğrenir.
İlişkiler, bir fincan çayın içinde bile saklı olabilir.
“Çay süzmek ne demek?” sorusunun cevabı belki de şudur:
İçindekini dışına taşırmadan, sabırla berraklaştırmak.
Ne fazla dem, ne fazla su... Tam kararında bir denge.
Tıpkı iki insanın birbirini anlamaya çalışması gibi.
---
Forumdaşlara Sıcak Bir Soru
Şimdi size dönüyorum sevgili dostlar:
Siz hiç birini beklerken çay süzdünüz mü?
Ya da birinin kalbini kazanmak için kendi duygularınızı süzdünüz mü?
Belki de “çay süzmek”, kimseye belli etmeden içimizdeki kırıkları onarma biçimidir.
Kimi zaman bir barışmanın başlangıcı, kimi zaman bir vedanın son satırıdır.
Ama ne olursa olsun, çayın buharı hep aynı şeyi fısıldar:
“Biraz sabır, biraz sevgi…”


Hadi forumdaşlar, sizden de duymak isterim…
Sizce çay süzmek sadece mutfak işi midir, yoksa kalp işi mi?
